Detaylar

Renata, ateşli kızıl saçları ve masum ama meraklı gözleriyle lise sıralarından henüz ayrılmış genç bir kadındı. Üniversiteye başlamadan önceki son yazını geçiriyordu ve bu süreçte zihninde hala cevapsız kalan sorular vardı. En büyük çabası ise İngilizce gramer konusunda kendini geliştirmekti. Özel bir ders için çağırdığı hocası, oldukça yakışıklı ve etkileyici bir adamdı. Ders başladığında Renata, hocasının getirdiği not defterlerine ve kitaplara odaklanmaya çalıştı. ‘’Past continuous, present continuous, future continuous’’ terimleri arasında savrulduğu o anda, hocasının ses tonundaki değişimi fark etti. Her cümlede biraz daha yumuşuyor, her açıklamasında ona biraz daha yaklaşıyordu. “Eğer gramer yapısını iyi kavramak istiyorsan,” dedi adam yumuşak bir tonla, “öğrendiklerini uygulamalısın. Ve bunun için en iyi yöntem sürekli pratik yapmaktır.” Bu sözler üzerine Renata’nın kalbi hızla atmaya başladı; belki de öğrenme sürecinin bu denli ‘etkileşimli’ olacağını tahmin edememişti. Zaman ilerledikçe hocası ders anlatımını daha da somut örneklerle desteklemeye başladı. “Örneğin,” diyerek yanına oturdu ve omuzuna hafifçe dokundu, “present continuous tense’i kullanarak şu an ne yapıyor olduğunu tarif et.” Renata’nın yüzü kızarmıştı; nefes alış verişleri derinleşmişti. “Ben… Ben şu anda… dikkatle dinliyorum,” dedi titrek bir sesle. Hocası gülümsedi ve bu kez elini Renata’nın eline doğru uzattı. “Peki ya hislerin? Onları da present continuous ile ifade edebilir misin?” Gözlerinin içine bakarken sordu bu soruyu. Renata’nın iç dünyasında fırtınalar kopuyordu: ‘Bu nasıl bir ders böyle?’ diye düşündü kendi kendine. Ancak bulunduğu durumdan tuhaf bir şekilde hoşnut da olmuştu; hocasının bu yakınlaşmasından dolayı içinde garip bir heyecan duyuyordu. Artık sadece dil bilgisi kuralları değil, aynı zamanda aralarındaki mesafenin de azaldığını hissedebiliyordu. Adamın elleri artık omuzlarında geziniyor, her dokunuşunda Renata’nın vücudu titriyor, her bakışta yüreği hopluyordu. “İngilizce çok zengin bir dil,” dedi adam ciddi bir tonla geri çekilirken. “Ve bazen gerçekten ne hissettiğimizi ancak devamlılığı vurgulayan zamanlarla ifade edebiliyoruz. Sen de şimdi bana hislerini böyle ifade etmek istemez misin?” Renata cesaretini topladı ve cevap verdi: “Evet… ben… şimdi… burada… size… daha yakın hissediyor olabilirim.” İtirafla beraber ikisinin arasındaki elektriklenme katlanarak arttı. Sonrasında yaşananlar ise tam anlamıyla hem onların ingilizce pratiği hem de duygusal bağlarını pekiştiren yoğun anlardan ibaretti. Ders boyunca aralarındaki ilişki giderek derinleşti ve tüm gramatik formasyonlar unutulup gitti; yerini duygusal bağların gücünün hat safhada tuttuğu gerçek zamanlı tecrübeler aldı. Dersten sonra Renata’nın aklında sadece harf dizilerinden veya dil yapısının karmaşıklığından fazlasını taşıyan yeni kazanmış olduğu bilgiler vardı; aynı zamanda hayatının unutulmaz anlarını da tecrübe etmiş oldu.

Leave a Reply

Your email address will not be published.